Birçoğumuz onu Bebek’te Türkiye’nin ilk caz kulübü “360”ı açmış kişi olarak bilir, ama Hasan Kocamaz’ın kişisel öyküsü bu kısacık cümleden çok daha uzundur. Uzun yıllar süren suskunluktan sonra Emin Fındıkoğlu’nun albümüyle yeniden gündeme geldiğinde çoğu müziksever onu ilk defa tanımış oldu.

Hasan Kocamaz 1928 yılında İstanbul’da doğdu, caz müziğiyle Galatasaray Lisesi’ndeki öğrenimi sırasında tanıştı. Müziğe davul çalarak başladı, daha sonra bandoneona geçti, ama sonunda ağız armonikasında karar kıldı. Okulun ünlü izci grubu İzcaz’da ağız armonikası çaldı. Sonra kendi gruplarını kurdu. Erdem Buri, Doktor Fazıl Abrak, İlhan Mimaroğlu, Nejat Cendeli, Turan Eteke, Eray Turgay gibi bir devrin en önemli müzisyenleriyle birlikte çaldı.Hayatının ilk caz müziğini Pangaltı’ndaki Mihtaryan Ermeni Okulu’nda dinlediği zaman İkinci Dünya Savaşı yeni bitmişti. Tromboncu Arto, davulcu Kohenka, trompetçi Dikran Haçaduryan, piyanist Alex ve bugün bir efsane olan Hırant Lüsikyan ile birlikte çalarlardı. Arif Mardin de onları dinleyenler arasındaydı.

1959 yılında Paris’te yapılan ağız armonikası yarışmasında birincilik ödülü kazandı. Gene o yıllarda Cüneyt Sermet’in de desteğiyle trompet çalmaya başladı. Yavuz Özışık, Tülay German, Erol Büyükburç, Necdet Karar gibi dönemin ünlü müzisyenleriyle de çalıştı.

Kocamaz uzun bir müzik öğrenimi görmedi, ama her zaman müziğin ruhunu öğrenmek için çalıştı. Caz müziğin matematiksel denklemini yüreğine kazıdı.

Yurt dışında yaşadı, ama sonunda kendi memleketinde yaşamaya karar verdi. Deniz kirlendiği için Bebek’ten ayrılıp çok sevdiği tabiata yakın olduğu Kilyos’ta bahçeli bir evde yaşıyor. Motosiklet tutkunu, Türkiye’deki ilk Vespa sahiplerinden, sıkı bir avcı. Bir yandan da günümüzün caz müziğini geçmişin derin birikimiyle izlemeye devam ediyor.

Hasan Kocamaz, Türkiye caz tarihinin yaşayan tanığıdır, parçasıdır ve onun öyküsünde büyük bir değişim geçiren Türkiye’nin öyküsünü de bulabilirsiniz.

– Tunçel Gülsoy

Yukarı